İsrail askerleri Filistinli bir ailenin evini patlayıcılarla havaya uçurdu.
İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentindeki Asker Mülteci Kampına baskın düzenledi ve Filistinli Hurusha ailesinin konutunu patlayıcılarla havaya uçurdu.
İsrail ordusu, gece saatlerinde büyük bir konvoyla Nablus kentindeki Asker Mülteci Kampına baskın düzenledi. Askerler, 26 Şubat’ta Huwwara kasabasında iki Yahudi yerleşimciyi öldürmekle suçlanan ve daha sonra İsrail ordusu tarafından öldürülen Filistinli Abdulfettah Hurusha’nın ailesinin evini kuşattı.
İsrail ordu sözcüsü, Hurusha’nın ailesinin evini patlayıcılarla yerle bir eden askerlerin görüntülerini paylaştı.
Baskın sırasında bölgede yaşayan Filistinliler ile İsrail askerleri arasında olaylar çıktı. Filistinliler, İsrail ordusunun zırhlı araçlarını rahatsız etmek için lastik yaktı, taş ve havai fişek attı. İsrail askerleri gerçek mermiler, plastik kaplı mermiler ve göz yaşartıcı gazla müdahale etti.
Filistin Kızılayı, yaralılara müdahale etmek için bölgeye giden ambulansın İsrail askerleri tarafından plastik kaplı mermi ve göz yaşartıcı gazla hedef alındığını duyurdu.
Batı Şeria’nın Nablus kenti yakınlarındaki Huwwara kasabasında 26 Şubat’ta silahlı saldırıda iki Yahudi yerleşimci öldürüldü. Bölgedeki yüzlerce Yahudi yerleşimci, gece saatlerinde İsrail ordusunun himayesinde Huwwara kasabasına baskın düzenlemişti. Yerleşimciler onlarca evi, dükkânı ve aracı ateşe vererek bir Filistinliyi ateş ederek öldürdü, olaylarda onlarca Filistinli yaralandı.
Bölgedeki İsrail ordusundan sorumlu komutan Yehuda Fuchs, Huwwara’daki olayları 9 Kasım 1938’de Nazi Almanyası’nda Yahudilere yönelik toplu saldırıların başladığı “Pogrom Gecesi”ne benzetmişti.
İsrail ordusu, Huwwara’da iki Yahudi yerleşimcinin hayatını kaybettiği saldırıyı gerçekleştirmekle suçlanan Filistinli Abdulfettah Hurusha’nın Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği baskında öldürüldüğünü duyurdu. Hurusha’nın öldürüldüğü baskında İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 5 Filistinli daha öldürüldü.
İsrail ordusu, İsraillilere yönelik can kaybıyla sonuçlanan saldırılarda failin ailesinin evini yıkma yoluna gidiyor. İsrail’in 20. yüzyılın başında Filistin’deki İngiliz askeri mandasından devraldığı bu gelenek, insan hakları örgütleri tarafından “suçun kişiliği” unsuruna alışık olmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor.